| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | be willing v. | gönlü olmak |
| General | be willing v. | istemek |
| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | be willing to v. | can atmak | ||
|
I'd be willing to give it a try. Bunu denemek için can atıyorum. More Sentences |
||||
| General | be willing to v. | razı olmak | ||
|
I'm sure Tom won't be willing to pay that much. Eminim Tom o kadar ödemeye razı olmayacaktır. More Sentences |
||||
| General | be willing to v. | gönüllü olmak | ||
|
Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale. Tom, Mary'nin pasta satışına yardım etmeye gönüllü olacağını düşünüyor. More Sentences |
||||
| General | be willing to v. | istemek | ||
|
We affirm our support for the central role he is willing to play in the return to democracy of his country. Ülkesinin demokrasiye dönüşünde oynamak istediği merkezi rolü desteklediğimizi teyit ediyoruz. More Sentences |
||||
| General | not to be willing to say v. | dili varmamak | ||
| General | be willing to pay v. | gözden çıkarmak | ||
| General | not to be willing to say v. | ağzı varmamak | ||
| General | not be willing to settle for v. | yetinmemek | ||
